Akfırat S. (Yürütücü), Üzümçeker E. , Yoleri H.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin verilerine göre Türkiye, dünyanın en yüksek sığınmacı nüfusuna ev
sahipliği yapmaya devam etmektedir. Kasım 2023’te Türkiye’de bulunan toplam kayıtlı Suriyeli sığınmacı sayısı
3.274.059 olmuştur. Sığınmacı sorunu, 100 yıllık Türkiye Cumhuriyeti tarihimizin özellikle son 10 yılında yaşadığımız en
önemli toplumsal sorunlardan biridir. Önyargı, ayrımcılık, gruplar arası çatışmalar gibi toplumsal huzuru bozacak bazı
sorunların önlenebilmesi, Türkiye’nin yüzüncü yılındaki toplumsal barış, refah ve kalkınma hedeflerine ulaşabilmesi
açısından büyük önem taşımaktadır. Bu noktada özellikle sosyal bilimler öncülüğünde geliştirilecek önleyici programlara
ihtiyaç duyulmaktadır. Burada önerilen araştırmaların amacı, sığınmacılara yönelik ayrımcılık ve önyargının ve
sığınmacılardan algılanan tehdidin ve tedirginliğin azaltılması; sığınmacı ve yerli kadınların psikolojik sağlık
göstergelerinin iyileştirilmesi ve toplumsal uyumun artırılmasıdır. Bu amaçlar doğrultusunda, birlikte üretime ve
birleştirici kadınlık kimliğine dayalı bir psikososyal müdahale programı geliştirmek ve etkililiğinin sınanması
planlanmaktadır. Bu doğrultuda önerdiğimiz ilk çalışma, daha önce kadın kooperatiflerinde (örn. BERİ kadın kooperatifi)
ortak üretim faaliyetine katılan Suriyeli sığınmacı ve yerli kadınlarla, yaşadıkları deneyim üzerine yapılacak yarı
yapılandırılmış bir mülakat çalışmasıdır. Elde edilecek veriler, tematik analize tabi tutulacaktır. Önerdiğimiz ikinci
çalışma, ilk çalışmadan elde edilecek bulgulardan ve alanda yapılmış önceki çalışmalardan yola çıkarak, Suriyeli
sığınmacı ve yerli kadınları ortak üretim faaliyetinde (seramik obje üretimi) temas ettireceğimiz ve birleştirici kadınlık
kimlik öğelerine vurgu yapacağımız bir alan deneyidir. Suriyeli sığınmacı ve yerli kadınları hem kadınlık ortak
kimliklerine vurgu yaparak, hem de ortak üretim faaliyetinde buluşturarak temas ettirmenin, tehdit ve tedirginlik, önyargı,
ayrımcılık gibi sorunların çözümüne katkı sağlayacağı ve her iki grubun da iyi oluşunu arttıracağı düşünülmektedir. Bu
beklentileri sınayabilmek için 2 (Ortak üretim var/yok) X 2 (Ortak Kimlik var/yok) X 2 (öntest/son test) son faktörde tekrar
ölçümlü faktöriyel desenli bir alan deneyi önermekteyiz. Yine programın uzun vadeli etkilerini sınayabilmek için 2 aylık
bir aranın ardından bir izlerlik çalışması da yürütülecektir. Bu çalışmadan elde edilecek bulguların ve alan deneyinden
ortaya çıkacak güvenilir bir psikososyal müdahale programının, Cumhuriyetin 100. yılında önümüzde duran bu önemli
toplumsal soruna yönelik üretilecek sosyal politikalara bilimsel bir temel sağlayacağı; yerli ve sığınmacıları üretim ve
ortak kimlik temelinde buluşturarak hem ekonomik hem de toplumsal fayda sağlayacağı; yerlilerin sığınmacılara yönelik
kanaatlerinin anlaşılması, tehdit algısının azaltılması ve böylelikle her iki grubun beklenti ve tutumlarının gözetildiği
sağlıklı bir entegrasyon sürecinin inşa edilmesine katkıda bulunacağı beklenmektedir. Hem sığınmacıların hem de
yerlilerin birbirlerine yönelik olumsuz tutum ve ayrımcı davranışlarını engelleyerek toplumsal uyumun ve refahın
artırılması hedeflenmektedir.