Köse A., Çizmeci S., Altan F. (Araştırmacı), Bulut Z. , Avcı T., Yeşilkaya Ö.
Mastitis meme bezindeki patojen etkenler tarafından indüklenen ve lokal bir inflamatuar yanıta neden olan bir hastalıktır. Koruyucu önlemlere rağmen subklinik mastitis keçilerde en önemli süt kayıp nedenleri arasında yer alarak keçi yetiştiriciliği endüstrisinde ciddi ekonomik kayıplara yol açmaktadır. Klinik muayene, görüntüleme teknikleri (ultrasonografik inceleme, endoskopi), süt örneklerinin bakteriyolojik incelemesi, immünolojik testler, biyobelirteçlerin tanımlanması (sütün sitolojik incelemesi, sütün elektro iletkenliğinin ölçümü) subklinik mastitis için kullanılan tanı yöntemleridir. Ancak her tanı yöntemin, teşhisin hızını ve doğruluğunu tehlikeye atabilecek sınırlamaları vardır. Bakteriyolojik ve sitolojik incelemelerin birlikte değerlendirilmesi subklinik mastit tanısı için en iyi yöntem olarak bilinmektedir. Sütün kalitesini düşürerek maliyetinin yükselmesinde oldukça etkili bir faktör olan SHS’nin artış derecesinin yükselmesi tek başına enfekte olmuş ve olmamış memeleri ayırt etmede yeterli olmayabilir. Bununla birlikte keçilerde meme bezindeki inflamatuar reaksiyonun tespiti için sütün sitolojik incelemesinde eşik değerler konusunda hala bir tartışma vardır. Somatik hücre sayımlarına ilişkin kabul edilebilir eşik değerler tam olarak ifade edilmemektedir. Mikroorganizmalara karşı yanıt olarak epitel hücreleri tarafından salgılanan katelisidin ve beta defensin gibi inflamatuar proteinler bulaşıcı bir olayın erken ve hassas biyobelirteçlerin teşhiste tercih edilmesine neden olur. Son yapılan çalışmalar hayvanlarda bağırsak ve süt mikrobiyatası ile mastitis arasında bir ilişki olduğu ortaya konulmaya başlanmıştır. Özellikle bu çalışmalar bağırsak mikrobiyotasındaki bozuklukların bağırsak-mukoza bariyerine zarar vererek mastitis gelişimine katkıda bulunduğunu öne sürmüştür. Bu durumda mastitis oluşumunun sadece meme bezinin patojen mikroorganizmalar tarafından enfekte olmasıyla değil aynı zamanda gastro-enterik patojenik yolla da ilişkili olduğunu düşündürmektedir. Bu nedenlerle mevcut çalışmada, keçilerde subklinik mastitis teşhisinde biyobelirteç olarak katelisidinin ve defensinlerin kullanımını ile süt ve dışkı mikrobiyatasının yeni nesil sekanslama yöntemi ile ortaya konmasıyla keçilerde subklinik mastitis teşhisinde yeni tanı yöntemleri ve tedavi protokollerinin oluşturulmasını sağlayarak subklinik mastitisin farklı bir bakış açısıyla değerlendirilmesi amaçlanmaktadır.
Aşağıdaki özellikli hedefler izlenerek, projenin amacına başarılı bir şekilde ulaşması sağlanacaktır.
Çalışmada laktasyon döneminin ortasında olan (postpartum 60-90 gün arası) 2-5 yaşlı, multipar, 55-70 kg ağırlığında Saanen ırkı keçi kullanılacaktır. SHS ve etken izolasyonarı hizmet alımı yoluyla Veteriner Teşhis Laboratuvarında yaptırılacaktır. Dışkı ve süt örneklerinden 16S rRNA analizi yapılarak mikrobiyota değişimleri ortaya konacaktır. Katelisidin ve beta-defensin ölçümleri ticari bir sandviç ELISA kiti ile değerlendirilecektir.
Subklinik mastitis etkenlerine karşı in vitro olarak mikrodilüsyon yöntemiyle antibakteriyel etkinliğin göstergesi olan minimum inhibitör konsantrasyon (MIK) değeri ortaya konacaktır.
Bu araştırma ile keçilerde subklinik mastitis teşhisinde SHS seviyesi, biyobelirteç olarak katelisidin, betadefensin, bazı patojenlere karşı MİK değerleri ile süt ve dışkı mikrobiyata değişimleri arasındaki ilişki kullanılarak:
• Subklinik mastitis teşhisi için potansiyel tanı yöntemlerinin geliştirilmesi
• Subklinik mastitise neden olan patojen bakteriler hakkında veriler elde edilmesi
• Bağırsak mikrobiyotası değişimlerinden kaynaklanan istenmeyen etkilerin önlenmesi ve dolayısı ile hastalıkların tedavisinin uygun bir şekilde yapılıp yayılımının engellenmesini sağlayacak uygun dozaj stratejilerinin belirlenmesi hedeflenmektedir.